Vertigo Nedir
Vertigo bir hareket illüzyonudur. Yani aslında siz aslında sabit duruyorken veya hareket etmiyorken kendinizin veya çevrenizin şiddetli olarak döndüğünü hissetmenizdir. Vertigo şiddetlidir yani hastaların deyimiyle baş “fırıl fırıl” döner. Hastalar bazen baş boşlukta hissi, yerin alttan kayması, dengesizlik gibi şikayetleri de baş dönmesi olarak değerlendirirler. Bunlar “Dizziness” dediğimiz durumdur ve tedavisi ayrıdır.
Vertigo Hastalık Mıdır?
Vertigo bir hastalık değildir. Bir bulgudur. Hastalar genellikle “hocam bende vertigo var” diyerek gelirler. Vertigo aslında baş dönmesidir. Önemli olan vertigoya yani baş dönmesine neden olan hastalığı bulmaktır. Yani nasıl karın ağrısına apandisit, mide veya barsak sorunları, böbrek veya üreme organları ile ilgili birçok organ veya hastalık neden olabiliyorsa vertigoya da birçok hastalık neden olabilmektedir. Doğru teşhis koymadan doğru tedaviye de ulaşılamaz.
Vertigo Teşhisi Nasıl Konulur?
Vertigoda halen daha en temel tanı koyma yöntemi hastadan alınacak öyküdür. Tanı %90 bu şekilde konulabilir. Hasta yeterli süre dinlenilmelidir. Bazen hastalar yaşadıkları sıkıntı nedeniyle süreci tam anlatamayabilirler. Böyle durumlarda karışıklığı gidermek adına kontrol ele alınmalı ve hastaya sorulacak sorular ile doğru bilgilere ulaşılmalıdır. En önemli husus hekimin vertigo konusunda bilgili olması ve yeterli hasta deneyimine sahip olmasıdır. Ne zaman ve nasıl başladı, şiddeti, bulantı ve kusma varlığı, ne kadar sürdü, işitme kaybı veya kulakta dolgunluk oldu mu, herhangi bir kulakta çınlama var mı, dengesizlik oluyor mu, son dönemde kullanılan veya bırakılan bir ilaç varlığı, baş ağrısı öyküsü, yaşanılan stres, besinler ile ilgisi, sadece baş hareketiyle mi ortaya çıktığı, gece uykuda olup olmadığı, başka hastalıkların varlığı gibi bir çok sorular sorulur ve detaylı öykü alınır. Bu sorulara verilen her yanıt bir hastalığı eler veya bir hastalığa doğru yönlendirir. Gerektiği durumlarda işitme testi, MR veya denge ile ilgili ek tetkikler de istenilebilir.
Vertigo Yapan Nedenler Nelerdir?
1-Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (iç kulak kristalleri)
2-Meniere (Menyer) Hastalığı
3-Vestibüler Nörinit (denge sinirinin reaksiyoner durumu)
4-Migrenöz Vertigo
5-Labirentit (iç kulak iltihaplanması)
6-Ani işitme kaybı
7-Boyun Damarlarında Daralma olması
8-Vestibüler Schwannoma (denge sinirinin tümörü)
10-Multipl Skleroz
12-Boyun omurga ve kas sorunları
13-Hiper/ hipoglisemi (şeker yüksekliği veya azlığı), hiper/hipo tansiyon, hiper/hipo tiroidi (tiroid hormonları), karaciğer/böbrek fonksiyon ve kan elektrolit değerlerinde anormalikler, B12 seviyesi gibi birçok neden de dizziness dediğimiz duruma sebep olabilir. Bu nedenle hasta detaylı olarak dinlenmeli, muayene edilmeli ve gerekli tetkikler istenilmelidir.
BENİGN PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO –BPVV (KULAK KRİSTAL OYNAMASI)
En sık görülen kulak kaynaklı vertigo nedenidir. Bu nedenle sıklıkla yanlış olarak da tanı konabilir. İç kulak üç bölümden oluşur. Orta bölümünde kulak kristali dediğimiz yapılar bulunmaktadır. Bunlar hayatın bir döneminde çoğunlukla bir nedeni olmadan yerlerinden çıkar ve orta bölümden kulağın bir diğer bölümü olan yarım daire kanallarına girerler. En yakın yarım daire kanalı arka (posterior) kanal olduğu için de sıklıkla oraya geçerler ve baş hareketi sırasında yanılsamaya neden olurlar.
Kristaller Neden Başdönmesi Yaparlar?
Arka yarım daire kanalına geçen kristaller her baş hareketinde kulak kanalındaki sıvının tersi yönde hareket ederler. Yani hasta başını sağa çevirdiğinde kristaller sola hareket eder ve beyinciğe yanlış sinyal gönderir. Baş ve gözlerimiz ise sağa döndüğünü beyne iletirler. Gelen verilerdeki tüm bu karışıklık beyinde düzeltilinceye kadar geçen sürede hastanın başı döner ve gözlerde nistagmus dediğimiz şiddetli ve istemsiz göz hareketi olur. Kulak kristali yani BPPV kısa sürer çoğunlukla 15-20 saniye kadar sürer. Çok şiddetlidir. Ancak kısa sürdüğü için kusturacak seviyeye gelmez. Bulantı yapabilir. Beraberinde uğultu, çınlama işitme kaybı gibi başka kulak sorunları olmaz. Hastaları hiçbir zaman acile gidecek seviyeye getirmez çünkü kısa sürelidir. Hasta başını hareket ettirmediği zaman baş dönmesinin olmadığını anlar. Bir dakikadan uzun süren baş dönmesi kulak kristali değildir!
BPVV – Kulak Kristalleri Nasıl Tedavi Edilir
Kulak kristalinin teşhisi için Dix-Hallpike dediğimiz manevra yapılır. Bu manevra sonucunda hangi tarafta başdönmesi ve daha önemlisi “nistagmus” ortaya çıktıysa o tarafa tedavi edici manevra uygulanır. Tek bir manevra ile çoğunlukla %80-90 başarı sağlanır. Manevranın doğru bir şekilde ve yeterli süre uygulanması çok önemlidir. Hastalar bazen evde yapmaya çalışırlar. Manevra esnasında başın yanlış hareketi kulak kristalinin arka yarım daire kanalından çıkıp diğer üst veya yatay kanallara girmesine neden olabilir ki bu kanallardaki kristallerin tedavisi daha zordur.
Bazı hastalara ikinci veya devam ederse üçüncü farklı bir manevra yapmak gerekebilir. Nadiren %1-2 lik hasta grubunda az da olsa devam edebilir. Böyle durumlarda da eve hareket egzersizi verilir. Kulak kristali tedavisinde ilaç kullanımının yeri yoktur!
MENİERE (MENYER) HASTALIĞI
Meniere Hastalığı Nedir
Kulak kaynaklı vertigo yapan en bilinen hastalıklardan biridir. İç kulak sıvılarının artışından kaynaklanır. “Endolenf” dediğimiz bu sıvı, fazla üretimden dolayı da veya yeterli emilim olmamasından dolayı da artabilir. İç kulak tansiyonu da denilir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Amaç bu sıvının yarattığı basıncı azaltabilmektir. Basınç fazla olduğu zaman hastalarda ani ve şiddetli başdönmesi ortaya çıkar.
Meniere Hastalığı Bulguları Nelerdir?
Hastalarda 2-3 aylık periyodlar ile ortaya çıkan ani şiddetli ve saatler süren baş dönmesi olur. Saatler boyu devam etiği için çoğunlukla bulantı ve kusma da olur. Gerçekten şiddetlidir. Öncesinde sıklıkla kulakta dolgunluk ve basınç hissi olur. Önce tek kulakta başlar daha sonra yıllar içinde diğer kulak da etkilenebilir. Ancak her zaman ikinci kulakta da olacak diye bir kural yoktur. Uğultu, çınlama, dolgunluk ve ataklar sırasında ortaya çıkan ve atak sonrasında düzelen “fluktuan” dediğimiz işitme kaybı olur. Bazen hastalar “hocam bende Meniere hastalığı var” diyerek gelirler. Tetkiklerine baktığımda hiç işitme kaybı yaşamadıklarını tespit ederim. Ne yazık ki bu sıkça yapılan bir yanlıştır. Bir hastaya Meniere teşhisi konulabilmesi için bir de değil en az iki kez ataklar esnasında işitme kaybının olduğu odyolojik olarak ortaya konulmalıdır!
Meniere Hastalığı Tedavisi
Öncelikle doğru teşhis yapılmalıdır. Gerektiği durumlarda hasta belki de birkaç ay izlenmelidir. Hastanın sıkıntısı olduğunda hekimine ulaşabilmesi çok önemlidir. Hastayı güvende hissettirecektir. Hastalarım ile her zaman yakın iletişimde olduğumdan takip konusunda yeterli zamanı ve böylece doğru teşhisi koyabilme imkanını bulmuşumdur.
Meniere hastalığında tedavi basamaklandırılarak yapılır. Her hastaya aynı tedavi olmayacağı gibi aynı hastada zaman zaman farklı tedaviler uygulanabilir. Yıllardır takibini yaptığım yüzlerce hastamda şunu gördüm ki her hastanın tedavisini hastaya göre şekillendirmek gerekiyor. Çünkü meniere hastalığı, hastalığa ek olarak o kişinin iş, ev, okul, beslenme, stres yaşam tarzından da etkileniyor.
Meniere tedavisinde en önemli kriter hastanın işitme kaybı seviyesi ve atakların sıklığı ve şiddetidir. Öncelikle ağızdan verilen ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların dozu, kullanım şekli ve süresi her hastaya göre ayrı ayrı belirlenir. Ataklar sırasında kalçadan veya damardan ilaç desteği gerekebilir. Böyle zamanlarda hastanın doktoruna ulaşabilmesi çok önemlidir. Ağızdan tedavinin yeterli olmadığı durumlarda kulağa verilen ilaçlar ile destek yapılır. Kulak zarına tüp takılarak ilaç verilmesi hastanın konforunu artırdığı için tercih ettiğim bir yöntemdir. Ancak intratimpanik enjeksiyon dediğimiz yöntemle orta kulağa ilacı da sıkça vermekteyim. Hastanın işitme seviyesine göre kortizon ihtiva eden veya iç kulağı etkileyen antibiyotik içeren damlalar kullanılabilir. İşitmesi azalmış hastalarda orta kulağa gentamisin uygulaması yapılabilir. Bu hasta grubunda gentamisini özel olarak hazırlatarak kullanmaktayım.
Tüm bu tedavilere rağmen fayda görmeyen ve intraktable meniere dediğimiz hasta grubunda ise endolenfatik kese drenajı, vestibüler nörektomi (denge sinirinin kesilmesi) gibi ameliyatlar yapılabilir.
Meniere hastalığı uzun soluklu bir hastalıktır. Öncelikle doğru teşhis konulmalı ve hastaya özel belirlenecek uygun tedavilerle hasta ile beraber bu yol yürünmelidir.
VESTİBÜLER NÖRİNİT
Vestibüler nörinit yani denge sinirinin ilthaplanması en şiddetli vertigo nedenlerinden biridir. Aslında bu gerçek bir iltihap değildir daha çok reaksiyoner bir durumdur. Etken sıklıkla herpes/zona virüsüdür. Hastanın aniden ortaya çıkan çok şiddetli başdönmesi olur. Özellikle ilk üç gün çok şiddetlidir. Bulantı ve kusma olur. Bu hasta grubu acile başdönmesi ile gelirler. Gözlerde “nistagmus” dediğimiz istemsiz göz hareketleri vardır. İşitme normaldir. Uğultu veya çınlama gibi kulağa ait başka bulgular yoktur. Bu hasta grubunda detaylı bir nörolojik muayene yapılmalı ( beyincik infarktı ile karışabilir) gerekirse nörolojiye de danışılmalıdır.
Vestibüler Nörinit Tedavisi
Hastalığın şiddetine göre tedavi protokolü belirlenir. Amaç hastayı rahatlatmaktır. Yatış verilerek damar yoluyla ilaç vermek sürecin rahat atlatılması bakımından yardımcıdır. İlk 3 gün çok şiddetli ama giderek azalan seyirde devam eder. İlaçlar yavaş yavaş kesilerek 7-14 gün civarında devam edilir. Üçüncü günden sonra denge siniri vestibüler adaptasyon dediğimiz dengeyi yeniden kalibre etmeye başlar. Hastalıktan bir hatta iki ay sonra dahi kimi hastada merdivenlerden inerken dengesizlik hissi devam edebilir.
Vestibüler nörinit geçiren hastaların yaklaşık %15 lik bir grubunda hastalıktan 2-3 ay kadar sonra BPPV gelişebilir. Hastaya bilgi verilmeli ve iletişim halinde olunmalıdır.
MİGRENÖZ VERTİGO
Vertijinöz Migren veya iç kulak migreni olarak da adlandırılabilir. Eskiden Meniere Hastalığı’nın bir alt grubu olan “Vestibüler Meniere” olarak adlandırılmaktaydı. Ancak günümüzde tamamen farklı olduğu anlaşılmıştır.
Migren kimi hastada baş dönmesi kimi hastada da baş ağrısı yapar. Bazı hastaların hayatlarının bir döneminde baş ağrısı şikayetleri vardır ve zaman için baş ağrısı yerini baş dönmesine bırakır. Yıllardır takip ettiğim hastalarımda sıklıkla yanlış teşhis edilen hasta grubunun bu grup olduğunu gördüm. Çoğunlukla migrenöz vertigosu olan hastalar Meniere teşhisi konulmakta ve buna göre tedavi verilmektedir. Oysa ki bu hasta grubu tipik bir şekilde klasik Meniere ilaçlarından fayda görmezler. Stres hayatlarında ön plandadır. Besinlerden etkilenirler, baş dönmesi şiddeti azdır, nadiren kusma yapar. Günlerce hatta klinik gözlemim genellikle 3 hafta civarında devam eder. Bu hasta grubunun önemli bir özelliği uykuda rahat olmalarıdır. Uyku esnasında baş dönmesi yaşamazlar.
Migrenöz Vertigo Teşhisi Ve Tedavisi
Teşhis öncelikle diğer vertigo yapan hastalıklarda olduğu gibi hastadan alınacak ayrıntılı öykü ile ortaya konur. İşitme tetkiki ve MR ile tanı büyük ölçüde konulabilir. Tanıda en zorlayan grup baziler migrendir. Meniere hastalığına benzer alçak frekansları tutan işitme kaybı yaratabildiğinden ayırt edilmesi gerçekten zordur. Tüm vertigo hastalarında olduğu gibi hastalar ile yakın iletişimde olunmalı ve gerektiğinde hasta belirli bir süre takip edilmelidir.
Tedavide yaşam tarzı ve beslenme önerileri %80-90 yeterli olmaktadır. Ancak gereken hastalarda 3 haftalık veya bazen 6 aya kadar uzatılabilen tedaviler uygulanabilmektedir.